29 Eylül 2009 Salı

Dalga Sörfü 'ne Başlarken...

Dalga Sörfü; yapılması zor olan bir spordur. Vücudun sürekli formda olması gerekir. Suyun içinde ne kadar fazla zaman geçirirsek, o kadar daha çabuk öğrenir ve kendimizi geliştiririz. Dalga Sörfü 'de en zor olan dalgayı yakalayıp ayağa kalkma (take-off) dışında boardun üstünde dengeli biçimde yüzebilme (paddle), dalgaları tanıyıp, geçebilme (paddle-out), dinlenmek için boardun üzerinde dengeli oturabilmek, akıntı yönünü iyi kavrayabilmek ve suyun içinde sörf kurallarına uymak, öğrenmemiz için önemli adımlardır.




Karadeniz'in dalga ve kıyı yapısı yeni sörfçüler için çok uygundur. Aşağıda yeni başlayacaklar için gerekli bazı bilgiler yer alıyor;
0... Eğlen ve Hayat'a Gül

İyi sörf yapabilmek seneler alabilir ama önemli olan tüp'e girmek değil, suyun içinde arkadaşlarımız ile nasıl eğlenip güldüğümüzdür. Kumsal'a bir kez koltuğunuz altında sörf tahtası ile girdikten sonra, ayaklarınızın arasına kum tanecikleri yapıştığı an; sörfçü olmuşsunuzdur. Bir daha asla sörf dünyasından ayrılamazsınız.

Hız, ses ve dalga enerjisi.. İnsanoğlu, bu dünyada sadece dalga enerjisini hissedebilir ve onu yakalayabilir. Dalga yakalamak; insana imkansızı başarma duygusunu verir ve hayatın günlük sıradanlıklarını farketip yaşama başka bir boyutta bakmanızı sağlar. Dalganın tepesinde, ayağa kalkıp aşağı doğru, dalganın cam gibi yeşil tarafına doğru kayarken duyduğumuz heyecan, bize suyun üstünde yürüyebilme duygusunu hissettirir.

Her sabah kalkıp robot gibi işe gitmek, daha çok para kazanmak, mevkimizi yükseltmek için başkalarını ezmek..Bunların hepsi, senede bir elbiselerimizi, 5 senede bir arabamızı, 20 yılda bir evimizi değiştirebilmek içindir. Böylece toplum içinde daha iyi bir konum kazanacağımızı, insanların gözünde itibarımızın artacağını düşünürüz.

Ama insan bir kez dalganın enerjisini, sörf tahtası ile hissettikten sonra bir daha karaya ayak basmak istemeyebilir ve kendini "aloha" kültürüne ( Hawaii'de sörfçüler arasında, basit yaşa ve eğlen felsefesi) bırakabilir. Herhalde büyük şirketlerde çalışan sörfçü sayısı bugün yok denilebilecek kadar azdır.

Dalgalar, bize hayat'a karşı "bana ne" demeyi öğretir. Sürekli aklımızda dolaşan "bana ne" kelimesi yavaşça beynimizde bir yer edinip, hem dalgaları yakalamamızdaki korkumuzu hem de toplum'un koyduğu basit kuralları önemsemememizi sağlar.

Ve böylece suyun içinde düştüğümüzde veya bir tarafımız kesildiğinde veya iki saat suyun içinde bekleyip dalga yakalayamadığımızda bile sürekli güleriz, önemli olan Hayata karşı DALGA geçmektir.
1... Denizde Güvenlik
Güvenli ve tehlikesiz bir biçimde sörf yapmak istiyorsak denizde emniyetimiz için aşağıdaki bilgileri dikkate almamız gerekiyor. Özellikle de Karadeniz'in soğuk ve rüzgarlı olması, bilinçsizçe sörf yapmak için denize girildiğinde can güvenliğimiz için risk oluşturmaktadır.
Hava..
Hava; denizde iken sürekli değişkenlik gösterebilir. Özellikle de tropikal yerlerde aniden gelen fırtınalı hava risk oluşturabilir. Bu bölümde Türkiye'deki hava koşullarını değerlendireceğiz.

Kış aylarında, Karadeniz'in ağırlıklı olarak kuzey yönü rüzgarları alması hava derecesini oldukça düşürmektedir. Havanın ısındığı zamanlarda yine Karadenizde dalgaların oluşabilmesi için en az orta şiddetli rüzgara ihtiyaç vardır. Rüzgarın sert estiği zamanlarda akıntı artar ve dalgaları geçmek zorlaşır.

Ayrıca bahar aylarında yağmur sezonları ile birlikte yıldırımlar da oluşmaktadır. Böyle havalarda suya girmememiz gerekir.

Genelde dalga sörfü için en uygun hava güneşli veya az bulutlu havalardır. Karadeniz 'de zaman zaman basık hava hakimdir. Cesaretimizin biraz kırılmasına yol açabilir çünkü bu havalarda dalgaların rengi koyu, açıklar ise cehennemi andırabilir. Böyle durumlarda tecrübeli sörfçüler ile birlikte denize girmekte fayda vardır. Onların tecrübesi ile yavaş yavaş korkularımızın yok olduğunu göreceğiz.

Fırtınalı havalarda denize girmemekte fayda vardır. Eğer bulunduğumuz spotta tecrübeli sörfçüler varsa, içeceklerimizi alıp onları kıyıdan seyredebiliriz.

Su Sıcaklığı..

Dünyada tropikal yerlerde dalga sörfü yaparken sadece board-shortlarımız ile sörf yapabiliriz. Ama Karadeniz gibi soğuk yerlerde wetsuit'e ihtiyacımız vardır. Karadeniz'de suyun sıcaklığı kışın 6-8, ilkbahar da 10-18, yaz'ın 19-24 ve sonbaharda ise 10-18 derece aralığındadır. Yaz dışındaki bütün aylarda wetsuit giyilmesi gerekir.

Wetsuit'in kalınlığı 6/5 mm veya 5/4 mm olmalıdır. Ayrıca eldiven, başlık ve botlara da gereksinim vardır. Bu kalınlıktaki wetsuitler ile İzlanda da bile sörf yapabilirsiniz bu da Karadeniz'in ne kadar soğuk olduğunun göstergesidir.

Özelliklede kış aylarında daha ince wetsuitler ile suya girmemiz büyük bir risk oluşturacaktır. Çünkü dalgalı denizde kıyıya dönmemiz hemen olmayabilir. Bu süre içinde hipotermi'ye (vücut ısı düşüklüğü) yakalanabiliriz.

Wetsuit alımında tavsiye için sitedeki ilgili arkadaşlar ile iletişim kurabilirsiniz.

Dalgalar..

Dalgalar; bizler için hem eğlence hem de biraz korkudur. Her spot'un kendine özgü kıyı yapısı vardır. Bu yüzden dünyanın her yerinde dalgaların kırılışları birbirlerinden farklıdır. Kimi çok tehlikeli (boyun kırıcı), kimileri ise çok yumuşaktır (baby point).

Dik olarak kırılan dalgalar (hollow waves) tehlikeli ve yakalanıp kalkılması (take-off) güç olan olan dalga türleridir. Kıyı yapısı; derinden bir anda sığlaştığı için dalga enerjisini bir anda bırakır ve böylece dik ve güçlü olarak kırılır. Tüpler bu dalga tiplerinde olur. Hawaii'deki Pipeline buna en güzel örnektir. Dibindeki resifler (reef), dalganın tüp şeklinde kırılmasına yol açmaktadır. Pipeline, sörfçüler arasında en tehlikeli spotlardan birisi olarak bilinmektedir.



Yumuşak kırılan dalgalar (crumbling waves) ise yeni başlayanlar için uygundur. Derinden sığ kesime doğru dikey bir eğim olduğu için dalgalar enerjisini yavaş yavaş bırakırlar. Büyük dalgalar olmadıkça herhangi bir tehlike oluşturmazlar. Dalgalardan düştüğümüzde (wipe out) her zaman kollarımız ile başımızı korumamız gerektiğini unutmamamız gerekir. Sörf tahtası, resifler veya dipteki kayalara çarpıp istenmeyen kazalara yol açabiliriz.
Akıntı..
Özellikle de şiddetli rüzgarlarda, Karadeniz'de akıntı, dalgalar ile birlikte kuvvetli olur. Dalgalar ve rüzgar azaldıkça akıntı da azalır.
Bazen akıntılar sörfçüler için daha iyidir. Çünkü dalgaların arkasına geçmek için akıntı kullanılıp açığa hızlı bir biçimde yüzebiliriz. Akıntı, bizi açığa doğru çekmesinin sebebi arkadan başka bir dalganın gelmesidir. Dalga kırılıp üzerimizden geçtiği zaman akıntı da biter. Panik yapmamamız gerekir çünkü gelen dalga ile birlikte akıntı da son bulacaktır.
Akıntıyı deniz yüzeyindeki çalkıntıdan ve hareketlerden anlayabiliriz. Genelde kuvvetli akıntılar kıyıda olur. Açıkta ise rüzgarın oluşturduğu akıntılar vardır. Bu akıntıları farketmek için her zaman kıyıya bakıp bir nokta seçip (ağaç, bina vs.) denizdeki konumumuzu yüzerek ayarlamamız gerekir.
Deniz Canlıları..
Deniz kestaneleri, istidreyeler, deniz anaları, bakteriler, yengeçler, vatozlar ve tabiki de dostlarımız köpekbalıkları..
Çıplak ayak ile dalga sörfü yaptığımız zaman deniz dibindeki bazı canlılar ayağımıza batabilir ve ufak çapta bizi yaralayabilirler. Kimi resif yerlerde sörf için yapılmış özel botlardan giymemiz gerekebilir. Tropikal sularda bakterilerin çokluğu nedeni ile ufak yaralanmalar, mikrop kapıp yaranın daha da büyümesine yol açabilir. Tropikal yerlerde sörf yaparken, yanımızda anti bakteriyel ilaçlar bulundurmamız yararlı olur eğer yoksa yara yerine bolca limon sürmemiz gerekir.
Köpekbalığı..
Sörf dünyasının içinde olduğum sürece daha önce hiç sörf yapmamış kişilerden aldığım ilk tepki ve kelime; "Köpekbalığı" 'ı olmuştur. 1975 yılında Steven Spielberg tarafından çekilen "Jaws" filmi hepimize köpekbalığı korkusunu aşılamıştır. Ama bir sörfçüye yıldırım düşme olasılığı daha fazladır veya sörf yapacağımız spot'a giderken trafik kazası ihtimali daha yüksektir.

Sevgili dostlarımız, geçmişte sörfçülere saldırmış olabilir ama bu sayı çok azdır. Dostlarımız genelde insan etini kemikli diye beğenmez:) Sadece çok aç kaldıklarında yanılıp bize saldırırlar. Ama tekrarlamak gerekir bu oran çok düşüktür. Köpekbalığının bol olduğu yerlerde, sörf yapılmaması gerekir. Güney Afrika'da Jeffrey's Bay, Kaliforniya'da Maverick's, Meksika'da Ixtapa veya Güney Avustralya'daki Adelaide gibi belli bölgeler saldırıların görüldüğü yerlerdir.

Eğer köpekbalığı saldırısına uğradıysak, köpekbalığına vurmaya çalışmalıyız. Aldığı darbe ile dostumuz uzaklaşacak ve bir daha saldırmayacaktır. Özellikle burun ve göz kısmı hassas noktalarıdır. Geçmişten bugüne saldırıya uğrayanların anlattığı tecrübelere dayanarak bunları belirtmekteyim.
- Saldırıya maruz kalmamak için şu önlemleri alabiliriz;
- Güneş doğarken, batarken veya gece sörf yapmaktan kaçınmalıyız. Köpekbalıklarıın avlandığı zaman dilimleri, güneşin gökyüzünde az olduğu vakitlerdir.
- Arkadaşınız veya diğer sörfçüler ile birlikte suda olun. Genelde, köpekbalıkları yalnız sörfçülere saldırırlar.
- Nehir ağızları, liman girişleri, kanalizasyon çıkış yerlerinde uzak durmak gerekir. Nehir ağızları en iyi sörf noktaları olabilir ama gel-git'in alçalıp yükselmesi ile balıkların bu bölgede çok olmasına sebep olur. Keskin dişli dostlarımızın sık sık bu bölgelerde gezinti yapmasına neden olur.
- Köpekbalıklarının bol olarak yaşadığı yerlerde sörf yapmamalıyız. Fokların olduğu yerde ise köpekbalıkları boldur. Ve bizleri de fok zannedip saldırma olasılığı yüksektir.
- Suyun çamur rengi gibi olduğu zamanlara dikkat etmeliyiz. Yoğun yağmurlardan sonra su, kıyıdan çikolota rengi gibi olup açığa doğru mavileşir. Bu tip durumlarda su altında görüş mesafesi düşüktür. Köpekbalıklarının yanılmasına sebep olmaktadır. En çok saldırılar bu zaman da gerçekleşir.
- Açık yaramız olduğunda suyu hemen terk etmeliyiz. 400 milyon yıl boyunca az evrimleşen köpekbalıkları, azıcık kanı bile millerce öteden duyabilir.
Yine tekrarlamak gerekirse, köpekbalığı saldırısı ihtimali çok düşüktür. Sörfçü Bethany Hamilton'ın 2003 de geçirdiği trajik kaza hala hafızalardadır. Ama Hamilton sörf'e hala devam etmektedir. Sitesini incelemek isteyenler için;
2... Yeni Başlayanlar için Board Seçimi

Yeni başlayanlar için, board seçimi yaparken dengeli, yüzebilir ve çok ağır olmayan türleri seçmeliyiz. Ve düzgün olması da önemlidir aksi takdirde bir daha sörf tahtası ile deniz'e girmek istemeyebiliriz. Bu bölümde doğru board tiplerini inceleyeceğiz.

Yeni, Kullanılmış ve Kiralık?
Kullanılmış yani ikinci el boardlar her zaman yeni başlayanlar (beginner) için daha uygundur. Çünkü board'un taşıması, kullanması ve bakımı özen ister ve zamanla kazanılan tecrübeler ile öğrenilir. İlk başlarda her zaman boardlarımıza istemeden de olsa zarar veririz. Ama ikinci el boardlar ile verdiğimiz zararlar bizi fazla üzmez. Ayrıca fiyat olarak daha hesaplıdırlar.
Board kiralamak, başlangıç seviyesindekiler için diğer alternatifdir. İlk başta 300-400 dolar ödeyip board almak yerine günlük 30-40 liraya boardlar kiralanabilir.
Birkaç ders alıp, seviyemizi biraz ilerletip, tecrübe kazandıktan sonra yeni board alabiliriz.
Fiberglass veya Köpük (foam), Epoxy?
Çeşitli markalarda köpük boardlar bulunmaktadır. Bu boardlar yeni başlayanlar için kullanışlıdır ama normal boardlar ile hemen hemen aynı fiyat aralığındadırlar. Keskin bir tarafı olmayan, adından da anlaşıldığı gibi köpük ve yumuşak olan sörf boardları çarpma esnasında herhangi bir risk oluşturmazlar.
Köpük boardları, Karadeniz için elverişli değildir. Çünkü havanın rüzgarlı olması ve board ile yüzebilmenin zorluğu nedeni ile diğer board'lar kullanılmalıdır.
Fiberglass boardlar, bugün dünyada en iyi sörf boardları sayılmaktadır. Her board'un bir "shaper" 'ı vardır yani boardların hiçbiri fabrikasyon değildir, el işçiliği ile yapılırlar. Düşük fiyatı, hafifliği ve esnekliği avantajlı noktalarıdır. Fiberglass board, hassasdır ve her an bir tarafı çatlayabilir veya kıralabilir. Rüzgarlı havalarda bu boardları sürekli yatay olarak yere koymalıyız. Ayrıca taşırken, etrafa çarpması board'a zarar verebilir. Arabanın üzerine koyduğumuzda ise taşıyıcı iplerini fazla sıkmamalıyız yoksa board'un üzerinde oval çukurlar meydana gelebilir.
Epoxy boardlar, günümüzde yavaş yavaş popüler olmaya başlamışlardır. El işçiliği ile değil, fabrikasyon ile genelde üretilirler. Fiberglass'lara göre daha sağlamdırlar. Kolay kolay hasar görmezler. Ama sürüş keyifliği fiberglass'lar kadar etkili değiller. Birçok tecrübeli sörfçü, fiberglass boardları tercih etmektedirler.
Board Uzunluğu..
Uzun, kalın ve geniş boardlar ile sörf'e başlamak; yüzmek, dengeli oturabilmek ve dalgaları kolayca yakalayabilmek için daha uygundurlar. Birçok insan 7.8 ft. ve daha yukarı uzunlukta, 21-22 in. genişlikte boardlar ile rahatlıkla dalga sörfü yapabilirler. Bu boyutlardan daha kısa ve dar boardlar ile denge kurmak zorlaşır ama diğer boardlara göre hızları ve manevra kabiliyetleri daha fazladır.
Eğer 50-75 kilo aralığında iseniz 7.6 ft. veya 7.8 ft. , 75-100 kilo aralığında iseniz 8 ft. veya daha uzun boyuttaki boardları seçebilirsiniz.
Genelde yeni başlayanlar arasında "funboard" lar tercih edilir. Bu boardlar, uzun ve kısa boardlar arasında olup "mini mals" diye adlandırırlar. İyi bir funboard'un uzunluğu 7.6-8ft. , genişliği 22in. civarı ve kalınlığı 2.5-3.5in. aralığında olanlardır.
Ayrıca boardların önünün yuvarlak (round nose) olması ve alt eğimin (rocker veya bottom curve) iyi olması, dalgaları yakalaladığımızda boardumuzun burnu'nun suya batmasını önler böylece dalga ile birlikte tam dönüp düşmeyiz (pearling). Eğer "bottom curve" düz ise board suya girer kıyıdan izleyenler için güzel düşmeler (wipe-out) sergileriz.
Uzun boardlar (longboards) ise yeni başlayanlar için uygun değildirler. Hem çok uzun hemde çok ağırdırlar ve kontrol etmesi güç ister. Longboardları sürmek shortboardlar gibi ayrı bir kabiliyet ister.
Uygun finler..
Finler boardların sürüşteki dümenleridir. Dengeyi oluştururlar. Board satın aldığımızda finler için ayrı para ödemememiz gerekir. Boardlar finler ile birlikte satılır. Yeni başlayanların buna dikkat etmeleri gerekir.
Funboardlar; üçlü fin sistemi'ne (tri-fin) sahiptirler. Longboardlarda ise ortada dengeyi oluşturabilmek için diğer finlere nazaran daha büyük bir fin yer almaktadır. Ayrıca bazı "fish board" larda (1970'li yıllarda longboardlara alternatif olarak daha kısa 5.8 -6.2 ft. aralığında yapılan efsane boardlardır) iki fin (twin fins) veya dörtlü fin (quad fins) yer almaktadır.

Finler sörf yaparken düşüşlerde, boardların üzerine düştüğümüzde kesici olabilirler. Köpük boardların finleri kesici değildir ama sürüş yeterliliği düşüktür. Ayrıca "Pro Teck" finler daha sağlam ve kesiciliği daha azdır.
3... Sörf Wax

Tecrübesiz sörfçüler için sörf wax her zaman karışık bir konu olmuştur. Sörf wax'ı boardumuzun üzerine sürüreriz böylece ayaklarımızın, ellerimizin ve gövdemizin biraz daha dengeli olmasına yardımcı olur.
Yeni başlayanlar genellikle yeni aldıkları boardların üstüne wax sürmezler. Ama suya girdiklerinde bir kulaç bile atamazlar ve komik anlar yaşatırlar. Wax her zaman her suya girişten önce sürülmelidir. Birçok wax markası vardır; Sex Wax, Mrs. Palmers, Sticky Bumps, Mr Zog's, Bubblegum ve diğerleri.. Benim tavsiyem Sticky Bumps olacaktır. Sürümü ve kullanışı en iyi wax'dır.
Wax'lar su derecelerine göre çeşitlilik gösterirler. Denizsuyu sıcaklığına göre wax kullanmak daha yararlı olur. Soğuk Wax'ı sıcak suda kullanırsak anında suyun içinde eridiğini görürüz veya Tropik Wax'ı soğuk su için sürerken soğuk havanın da etkisi ile kullanmakta zorlanırız. Bu yüzden wax alırken sörf yapacağımız spot'un denizsuyu sıcaklığına göre seçim yapmalıyız. Mesela;
Tropik Wax: 25 C ve daha yukarı denizsuyu sıcaklığında,
Sıcak Wax: 18-24 C denizsuyu sıcaklığında,
Serin Wax: 14-20 C denizsuyu sıcaklığında,
Soğuk Wax: 15 C ve daha aşağısındaki denizsuyu sıcaklıklarında kullanılırlar.
Wax kullanımı..
Wax'ı boardumuzun üzerine yuvarlak çizerek kıçtan burna doğru sürmeliyiz. Ellerimiz ile ördek dalışı (duck diving) ve kaplumbağa dönüşü (turtle rolling) yapmak için board'un kenarlarına da sürmeliyiz. Wax'ı kıçtan itibaren board'un 3/4'üne yaymalıyız. Çok sert bastırmamız gerekmez.
Güneş altında wax sürmeyiniz. Wax hemen erimeye başlar ve erimiş wax'ı board için kullanmak iyi değildir. Ayrıca wax'a kum taneciklerinin yapışmamasına özen göstermeliyiz. Yoksa boardumuzun üstünde de kum taneleri olur. Bu nedenle yüzerken boardun üzerine yapışan kum tanecikleri vücudumuzu tahriş eder.
Wax'ı yazın arabanın içinde koltukta veya öngözde bırakmamalıyız. Eriyip arabanın her tarafına yayılabilir. Wax'ı güzelce sarıp bagaj'a koyabiliriz veya çantamızın içine yerleştirebiliriz. 1-2 dolar'a satılan waxlardan birkaç tane alıp evde bulundurabiliriz.
Wax'ı çıkartırken..
Senede iki defa boardumuz temizlemek bakım açışından iyi olur. Böylece hem boardumuz temiz tutmuş hemde üzerine yapışan kum, ot vb. nesneleri çıkartmış oluruz. Wax'ı çıkartmak için wax Comb' a ihtiyacımız vardır.
Wax Comb'lar genelde board short aldığımızda cebimizde olan ama bir türlü ne işe yaradığını çözemediğimiz aletlerdir:) Wax Comb'un geniş kısmı ile wax'ı kazıyarak çıkartabiliriz. Wax'ı kazımadan önce güneş altında en az yarım saat bırakarak wax'ın çözülmesini sağlarız. Eğer hava kapalı ise saç kurutma makinesini kullanabiliriz.
Lütfen temizlediğimiz waxları çöp kutusuna atmayı ihmal etmeyiniz.
4... Çaylaklar için Doğru Surf Spot Seçme
Sörf dünyasına yeni adım atacaklar için, dibin kum olması, dalgaların yumuşak kırılması ve küçük olması önemlidir.
Her şeyden önce dibin kum olması çok önemlidir. Eğer "reef break" lerde başlarsak bir tarafımızı yaralayabiliriz. Dibin kum olması bu riski kaldırır. Ayrıca dibin iyi kum bank'ına (sand bar) sahip olması gerekir. Bunu da dalgalar kırıldıktan sonra beyaz köpüklerin kıyıya kadar gelmesinden anlarız. İlk başlarda beyaz köpükleri yakalayarak başlarız ve sörfümüzü geliştiririz.
Dik ve güçlü kırılan dalgaları yakalamak tecrübeli sörfçüler içindir. Yumuşak kırılan dalgalar yeniler için daha kolaydır. Türkiye'de Şile Merkez buna güzel örnek oluşturur. Ancak Ağlayankaya'da ise kıyı yapısından dolayı dalgalar dik ve sert kırılırlar.

Yeni başlayanlar her zaman bu konuda daha tecrübeli sörfçülere danışmaktan çekinmemelidirler. Bu sitedeki arkadaşlardan faydalanabilirsiniz.

5... Deniz'e Girmeden Ayağa Kalkma Alıştırmaları

Sörf'ün en önemli kısmı ayağa kalkma (pop up, take-off), uzun süren denemeler sonrasında başarılır. Tahta'nın üstünde ayağa kalkma; şınav pozisyonunda gerçekleşir. Biraz kas isteyen bir aktivitedir. Bu yüzden sörf yapmadığımız zamanlar sık sık şınav çekmek yararlı olur. Hem ayağa kalkma için kollarımızı kuvvetlendirir hem de yüzerken kondisyonumuza faydalı olur.
Ayağa kalkma; kumda boardun finlerini kuma gömdükten sonra (kırılmalarını önlemek için) vucüdumuzu boardumuzun ortasına yerleştiriyoruz ve ellerimizi göğüs kafesimizin kenarlarına getirip, iki ellimiz ile board'a bastırıp bir zıplama ile yapıyoruz. Ayaklar paralel olmalıdır. Ön ayağımız öne geldiğinde arka ayağımızda kendiliğinden gelecektir. Bu alıştımayı teorik olarak açıklamak biraz zordur. Evde iken sık sık bunu yapmalıyız. Mesela günde 20 kere ayağa kalkarak alıştırma yaparsak denizde iken biraz daha rahat oluruz. Ayrıca yapabildiğimiz kadar hızlı kalkmalıyız.
Beynimiz ayağa kalkarken bize komut verip, sağ ve sol ayağımız öne gelir. Ve bütün ayağa kalkma girişimlerimizde hep aynı ayak ön tarafta olur. Bu durum, insanın doğal dengesi ve içgüdüsünden kaynaklanmaktadır. Eğer sağ ayağımız öndeyse "goofy", sol ayağımız önde ise "regular" oluyoruz.
Genelde yeni başlayanlar dizlerini kullanarak kalkmaya çalışırlar. Bu yanlış bir metottur. Dizlerimizi kullanırsak alışkanlık haline gelir ve dalga yakaladığımız zaman ayağa kalkamayız ve düşeriz.
6... Beyaz Köpükleri Yakalamak
Dalgalar kırıldıktan sonra beyaz köpük duvarları oluştururlar. Beyaz köpükler (white water), yeni başlayanların, tecrübe edineceği ilk dalga türleridir. Bazıları beyaz köpüklerde daha fazla, bazıları ise daha az vakit harcarlar. Ama sörf'e başlarken mutlaka beyaz dalgaları yakalamaya çalışmalıyız.
Beyaz köpüklerin, normal dalga yakalamadan farkı eğimin olmamasıdır. Böylece düz suda ayağa kalkmaya çalışırız. Ayrıca kıyıya daha yakın olmalarından ötürü kendimize daha fazla güveniriz.
Board ile denize girildikten sonra 4-5 adım içinde boardu denize yatay biçimde koyarız. Ve her zaman boardun yanında durup iki elimiz ile boardun gövdesini sıkıca kavramalıyız. Eğer board; önümüzde veya arkamızda kalırsa gelen dalgalar hem bizi hemde boardumuzu savurur bu da istenmeyen kazalara yol açabilir.
Kesinlikle dalgaları küçümsememeliyiz. Karadan, küçük gözüken dalgalar tehlikesiz gözükebilir fakat tonlarca kuvvet taşıyan dalgalar, suyun içinde çok güçlüdürler. Dalga bize doğru yaklaştığında, boardun üstüne iki elimiz ile bastırıp hafif bir şekilde zıplamalıyız. Böylece beyaz köpüklerin altımızdan geçtiğini göreceğiz. İlk başlarda dalgalar bizi savurabilir ama suyun içinde vakit harcadıkça beyaz köpükleri daha kolay ve hızlı geçmeye başlarız.
Belli bir seviye suyun içer,sinde ilerledikten sonra beyaz köpükler bize doğru yaklaştığında, boardumuzu kıyıya doğru çevirerek bir hamlede tahtanın üzerinde yatmalıyız. Yatış pozisyonumuz boardun önüne doğru olursa sörf tahtamızın önü suyun içine batar ve devriliriz eğer boardun çok arka tarafında doğru yatmışsak bu sefer de dalgaları yakalayamayız çünkü ağırlık arka tarafa verilip board'un alabileceği hızı keseriz.
Yatış pozisyonumuzu ayarladıktan sonra kuvvetli bir şekilde hız kazanabilmek için kulaç atmalıyız (genelde yeni başlayanlar için ders alınması iyi olur hem daha güvenli olur hem de sörf hocası arkadan bizi ittereceği için dalgaları daha kolay yakalarız). Beyaz köpükler bizi götürmeye başladığı an sörf dünyasının içine girmiş oluruz. İlk başta şaşkınlık ile ne yapacağımıza karar veremeyiz ve akabinde düşeriz. Düşmeler cesaretimizi kırmamalı ve sürekli ayağa kalkmaya çalışmalayız. Ayağa iyice kalkıp dengede durmaya başladıktan sonra daha açıklara gidip dalgaları kırılmadan yakalamaya çalışmalıyız. Fakat biraz tecrübe edinip cesaretimizi ve güvenimizi artırtıktan sonra denemeliyiz.
7... Kulaç Atma (Paddling) Teknikleri
Kulaç atma (paddle; sörf yaparken çevrenizde en çok duyabileceğiniz kelimelerden biri); sörfte önemli kabiliyetlerden biridir. İlk başlarda oldukça zorlanır ve yoruluruz. Doğru tekniği öğrendikçe hem az yorulur hem de daha efektif oluruz.
Board ile yüzerken bazı kaslara(kol, göğüs ve omuz) ihtiyacımız vardır. Bu kasların gelişmesi için sürekli sörf yapmalıyız. Zamanla kaslarımız oluşur ve kondisyonumuzu yükseltiriz. "Bende bu kaslar zaten var" diyenler yanılmış olurlar çünkü sörf yaparken vücudumuzun daha önce çalışmamış noktaları harekete geçer. Malesef kızlar erkeklere göre genetik olarak daha dezavantajlıdırlar. Kızlarda bu kasların yeterince gelişmemiş olması biraz zorlanmalarına neden olur. Fakat bugün dünyada bir çok pro-sörfçü kız bulunmaktadır. Kızların da erkeklere göre hafifliği ve esnekliği avantajlı noktalarıdır.
Bir önceki bölümde bahsettiğimiz gibi board'a dengeli bir biçimde uzanmalıyız. Öne doğru olursa boardun önü batar arkaya doğru olursa board'un hızını kesmiş oluruz. Yeni başlayanlar bu hataları çok yaparlar özellikle de board'un arka tarafına doğru uzanırlar.
Bir kez doğru pozisyonu bulup uzandıktan sonra belimizi hafifçe yukarı doğru kaldırarak board'a verdiğimiz ağırlığı çekmeliyiz. Ayaklarımız her zaman birbirlerine bitişik tutmalıyız ve hafifçe yukarı kaldırarak sudan çıkarmalıyız yoksa hızımız kesilmiş olur. Bu hareketlerde zamanla kaslarımız geliştikçe doğru dengeye bulacaklardır. Ayrıca dengeli yüzebilmek için hafif karın kaslarına ihtiyacımız vardır. Böylece karın kaslarımıza ağırlığımızı verip hızlı, kuvvetli ve dengeli bir biçimde yüzeriz.
Kulaç atarken kollarımızı sokabildiğimiz kadar suya sokup board kenarının hizasında olmalıdırlar. Yavaş yavaş ve sakin bir şekilde kulaç atarak hem enerjimizi koruruz hem de gereksiz yere efor kaybetmemiş oluruz. Bazı yeniler hızlı bir şekilde kulaç atarlar bu yüzden de erken yorurlar ve sudan çıkarlar. Ellerimizi düz ve parmaklarımızı bitişik tutmalıyız. Yüzerken dışarı doğru "S" şeklinde gerçekleştirmeliyiz. Ayrıca kelebek tarzı yüzüş şekli de efor kaybetmemize neden olur. Sörf de hızlı kulaç atma değil yavaş ve etkili kulaç atma önemlidir.
Board ile yüzmek belki ayağa kalkmaktan daha önemlidir. Çünkü dalgaları geçerken ve yakarlarken hep kas gücüne ve doğru tekniğe ihtiyaç duyarız. Doğru biçimde yüzemezsek sörf yapamayız. Bu teknikleri hocamızdan veya diğer sörfçüleri seyrederek öğrenebiliriz. Doğru tekniği öğrendikçe gerçek sörfçü olmaya da başlamışızdır.
8... Ayağa Kalkma
Bir sörfçü için; ayağa kalkıp doğanın verdiği gücü sürebilmek veya suyun üstünde yürüyebilmek, sonsuzluk ve özgürlük hissini duymak demektir. Yeni veya tecrübeli sörfçü eğer dalgayı yakalayıp sürebiliyorsa kendisi imkansızı başarma duygusunun sahip olmuştur.
Ayağa kalkmanın da bazı önemli teknikleri vardır. Dışarıdan çok basit gözükebilir ama oldukça zor ve sabır isteyen bir süreçtir. Yeni başlayanlar beyaz köpükleri yakaladığı zamanlar, dalganın kendilerini götürdüklerini hissettikleri anda ayağa kalkmaya çalışmalıdırlar. Dizlerimizi kullanmadan zıplama ile ayağa kalkmalıyız. Ön ayağımız omuz hizasında yani boardun ortasının 1-2 adım ilerisinde, arka ayağımız ise boardun kıç tarafından 1-2 uzakta olmalıdır.
İkinci önemli faktör ise dizlerimizi her zaman bükmeliyiz. Dik pozisyonda yeterince dengede duramayız ve hız da kazanamayız. Çünkü dizlerimizi bükerek boardun ortasına ağırlığımızı az vermiş oluruz.
Üçüncüsü ise ayağa kalktığımızda kalçamızın ağırlığını ön tarafa doğru vermeliyiz. Yani kuvvetimizi ön bacağımıza odaklamalıyız. Ön bacağımız bizi her zaman hızlandırır, arka bacağımız ise fren görevini görür ve bizi yavaşlatır.
Diğer önemli faktör ise ön kolumuz her zaman ileriye doğru açık olmadır. Böylece daha dengeli olup boardumuza yön veririz. Ayrıca kafamız her zaman öne doğru bakmalıdır. Eğer kolumuz açık olursa kafamız da ön tarafa doğru bakacaktır.
Yeni başlayanlar ayağa kalkmada oldukça zorlanacaklardır ve sürekli düşeceklerdir. Düştüğümüzde kafamızı her zaman kollarımızın arasına almalıyız. Ayrıca board'un önüne doğru değil yan tarafına doğru düşmeye çalışmalıyız. Aksi takdirde board bir tarafımıza çarpıp bizi yaralayabilir veya sakatlayabilir.
Sığ sularda sörf yapmamalıyız. Boardumuzun finlerini kırabiliriz. Ayrıca her zaman leash kullanmalıyız. Bazı eski sörfçüler leash kullanmazlar ama yeni başlayanlar kesinlikle kullanmalıdır yoksa düştüğümüzde board bizden uzaklaşır ve akıntı ortasında kalır kıyıya dönemeyebiliriz.
9... Dalgaları Geçme Teknikleri
Yüzerek dalgaları geçmek oldukça zorludur. Tecrübeli ve pro sörfçüler bile dalgalar büyük iken zorlanırlar. Üstümüze doğru gelen dalgayı geçebilmek için bazı teknikleri uygulamalıyız. Bu teknikler board boyutuna göre değişiklik göstermektedirler.
Suya girmeden önce sahilden dalgaların durumunu iyice incelemeliyiz ve yüzerken nasıl metod izleyeceğimizi kafamızda kurgulamalıyız. Dalgalar büyük mü? Hangi sıklıkla kırılıyorlar? Dalgalar set set gelirler. Bazı setlerde 5, bazı setlerde ise 8-9 dalga olur. Bu setler bittikten sonra deniz çarşaf gibi olur ve diğer setler gelir. Ama Karadeniz'de durum biraz farklı ve zordur. Setler sık sık gelir ve aralarındaki periyotlar azdır. Bu yüzden daha fazla efor sağlamamıza neden olur.
Akıntıların yardımı ile açığa gitmek her zaman daha az yorucu olur. Ama yeni başlayanlar hemen bu metodu uygulamamalıdırlar. Akıntılar, bizi diğer dalga gelene kadar açığa sürükleyebilir bu sırada kulaç atarak dalgaların kırılma noktalarının arkasına (line-up) geçebiliriz.
Karadenizde yürüyebildiğimiz kadar boardumuz ile yürümeliyiz. Deniz seviyesi belimizin üzerine geldiği zaman boardun üstüne çıkıp yüzmeye başlamalıyız. Beyaz köpükler bize doğru yaklaşırken veya dalga kırılmadan üstümüze doğru gelirken, boardun önünü sıkıca tutup dalgaların üzerimizden geçmesini beklemeliyiz. Eğer pes etmezsek sonunda "line-up" a (dalgaların arkasına) ulaşırız.
Biraz tecrübe edindikten sonra ve dalgalar büyükse kaplumbağa dönüşü ve ördek dalışı metodlarını uygulamalıyız.
Kaplumbağa Dönüşü (Turtle Roll)..
Eğer büyük boardumuz varsa "duck dive" (ördek dalışı) yapmak zor olacaktır. Onun yerine kaplumbağa dönüşünü yapmalıyız. Dalga üzerimize doğru gelmeye başladığında, hızlı 1-2 kulaç atıp, boardun kenarını sıkıca tutuktan sonra ilk önce suyun içine atlayıp board'u ters çevirmeliyiz. Finler yukarı bakmalı ve board yatay biçimde ters olmalıdır. Board'un altına durup çapa görevini görürüz. Dalgalar üzerimizden geçerken suyun içinde ve boardun altında kalmalıyız. Eğer board'u sıkı tutmazsak dalgalar bizi savurur ve enerji kaybederiz. Bu yüzden sıkıca board'u kenarlarından kavramalıyız (suya girmeden board'un kenarlarını da wax sürersek iyi olur). Dalga üstümüzden geçtikten sonra hızlıca board'u ters çevirip su yüzeyine çıkmalıyız. Tekrardan board'un üstüne çıktığımızda kendi kendimize güler ve harika bir kamplumbağa dönüşü yaptık deriz.
Ördek Dalışı (Duck Diving)..
"Duck Diving"; sörf de en zor hareketlerden biridir. Ama dalgaları geçebilmek istiyorsak ördek dalışını gerçekleştirebilmeliyiz. Ördek dalışını sadece küçük boardlar (5.6-6.6ft.) ile yapabiliriz. Ördek dalışı ismini, kuşların ve ördeklerin dalga geldiğinde suyun dibine dalmalarından almaktadır. Ördek dalışını iyice yapabilmek için defalarca suda denemeliyiz. Küçük dalgalar ile başlamak en uygunudur.


Dalga bize doğru yaklaştığında hızlı 3-4 kulaç attıktan sonra önce ellerimiz ile board'un önünü, dibe batırabildiğimiz kadar batırıp sonra vücudumuzu board ile birlikte suya batırıyoruz. Ardından arka ayağımız veya dizimiz ile board'un kıç tarafında kuvvetli bir biçimde ittirip suyun dibine board ile birlikte dalıyoruz. Bu hamleyi yaparken bacaklarımız ile kurbağa yüzüşü yapıp dalabiliriz. Dalga üzerimizden geçerken biz de suyun altında vücudumuzu board'a yaslayıp suyun yüzeyine yani dalganın arkasına çıkıyoruz.
Ördek dalışını yaparken, board'un kenarlarından sıkıca tutmalıyız. Ayrıca zamanlama çok önemlidir. Dalga ile aramızda 2-3 saniye bir fark var iken yapmalıyız. Eğer erken yaparsak dalga, board ile bizi fırlatır veya geç yaparsak dalga, bizi iyice kıyıya doğru sürükler ve dalgaların arkasına geçemeyiz.
Dalgalar büyük olduğunda, ördek dalışı yapmadan önce derin bir nefes almalıyız. Suyun altında geçireceğimiz bir kaç saniye için yararlı olacaktır. Eğer dalgalar çok büyükse (3m. veya üzeri), dalga bize yaklaşmadan önce eğer etrafımızda başka sörfçü yok ise board'un üzerinden atlayıp, dalabildiğimiz kadar suyun dibine dalmalıyız. Ama dalgaların "leash" mizi kırma olasılığı vardır. Bunu da gözönünde bulundurmalayız.
Suyun üstüne çıktığımızda hızlıca kulaç atmaya devam etmeliyiz. Muhtemel diğer setlerin arkadan gelme olasılığı vardır bu yüzden hızlıca dalgaların kırılma noktalarının arkasına ulaşmalıyız. Ördek dalışını öğrendikten dalgaları geçmeden hızımız artacaktır.
10... İlk Gerçek Dalgayı Yakalamak
Dalga'nın kırılmamış, yeşil ve cam gibi yüzünü sürmek; hayalinizde ve kafanızda daha önce hiç kurgulamadığınız ve yaşamadığınız mucizevi bir olaydır. İmkansızı başardığınızda yani dalganın yeşil yüzünü sürmeye başladığınızda, dünya ile ilişkiniz kesilmiştir. Sanki başka bir boyutta Tanrı ile konuşuyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Öyle kuvvetli bir pozitif enerji hissdediyorsunuz ki dalganın hiç bitmemesini arzulamaktan kendinizi alamıyorusunuz.
İşte dünyada bugün, bu yüzden binlerce sörfçü; şirketlerde çalışıp, didinip tüketim mallarına biraz daha harcamak için delice çalışan insanları anlamamaktadırlar. Bu duyguyu bir kez yaşayan yani dalgayı yakalayan bir sörfçü, Dünya'ya ayak bastığında kapitalizm koşullarında birbirleri ile çekişen şirketlerde, bankalarlarda çalışamaz. Aklı, gönlü, mantığı izin vermez. Çünkü artık sörfçüyü, okyanus çağırıyordur. Gitmesi şart olmuştur, önünde koskocaman bir Dünya haritası, cebinde az parası ama içinde okyanus'un verdiği cesaret ile kafasındaki Devlet sınırlarını kaldırıp gittiği her yeri özümseyip, değişik kıtalarda dalgaları yakalaması gerekiyordur.

Bu bölümde, bu kutsal hisse sahip olabilmemiz için, gerçek dalga yakalamayı öğreneceğiz. Bir kez dalgaları geçmeye başladıktan sonra diğer sörfçülerin beklediği yere(line-up, take off zone, peak) gitmeliyiz. Burada deniz daha sakindir ve böylece uzun bir kulaç sürecinden sonra dinlenmemize olanak sunar. Uzun board'a (Longboard) sahip olanlar, biraz daha açıkta bekleyebilirler çünkü dalgaları daha kolay yakalarlar. Kısa board'u (Shortboard) olanlar ise dalgaların kırıldığı noktalara yakın olmalıdırlar. Ayrıca dinlenirken denizi incelemeliyiz. Deniz her zaman bize farklı koşullar ve değişik dalgalar sunar. Ve her zaman "line-up" dan, sahil şeridi farklı gözükmüştür. Bu fırsatı da kaçırmayıp, heyecanımız unutup bulunduğumuz anın tadını çıkarmaya bakmalıyız.
Ne Zaman Dalga Yakalamalıyız..
Dalgalar, kıyıya doğru yaklaşırken, kritik derinliğe'e kadar dikleşirler. Dalga, bir kez dipdeki sığ, kum bank'ına (sandbar) veya kayalıklara (reef) geldiğinde yavaşlar ama dalga'nın tepesi aynı hız ile devam eder. Böylece dalga kırılmaya başlar. Çeşitli dalga kırılma biçimleri vardır. Sörf Bilimi bölümünde bu detayları ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Dalga'yı gördüğümüzde kulaç atıp, dalganın kırılma noktasının hesaplayarak oraya doğru hareket etmeliyiz. Tecrübe gerektiren bir unsurdur. Dalga dikleştikçe bizde hızımızı, dalgaya göre ayarlamalayız. Eğer çok önceden kulaç atarsak, dalga altımızdan kayar ve kaçırırız. Geç kulaç atmaya başlarsak dalganın tepesinden düşer ve dalga bizi çamaşır makinesinde dönüyormuşcasına döndürür. Eğer yanımızda sörf hocası veya tecrübeli bir arkadaşımız varsa, o bize ne zaman hareket etmemiz gerektiğini söylecektir.
Önemli bir diğer konu ise sörf etik kurallarıdır. Yani başka bir sörfçünün dalgasının önüne çıkmama kuralıdır. Sörf etik kurallarını başka bir bölümde yazacağız.
Dalgayı Yakalama Anı..
Dalga bize doğru yaklaşırken, boardumuzu kıyıya doğru çevirir ve boardun çok önüne olmamak şartı ile uzanırız. Kulaç poziyonunu aldıktan sonra kıyıya doğru sert ve güçlü kulaçlar atarız. Kulaç atarken kafamız sürekli arka tarafa, dalgayı incelemek için dönük olmalıdır. Eğer dalganın beklediğimizden daha önce kırılacağını farkedersek, kulaç hızımızı keser ve kırılma noktasına yaklaşırız. Dalga hemen kırılacak ise bütün gücümüz ile yakalamak için kulaç atmalıyız.
Dalga artık bize yaklaştığında, ilk önce arka tarafımızdan olmak üzere bizi kaldıracaktır. Bu sırada kuvvetli ve dikkatli biçimde kulaç atmalıyız. Dalgayı yakaladığımız an değişik bir his ile aşağı doğru kaymaya başlarız. Yeni olduğumuz için ilk başlarda dümdüz gideriz. Bu sırada hep ayağa kalkmaya çalışmalıyız. İlk başlarda düşmeler (wipeout) olabilir. Düştüğümüz zaman tekrar arkaya dönerek, yüzüp dalgaların arkasına geçmeliyiz.
Dalga Açısına Doğru..
Dalgayı tamamı ile sürebilmek için doğru açıdan yakalamamız gerekiyor. Mesela dalga bize yaklaştığında ne tarafa doğru kırılacağını tahmin etmeliyiz. Kırılma yönünce doğru kulaç atıp, boardumuzu hafif o yöne doğru çevirerek yakalayabiliriz. Ne kadar hızlı ayağa kalkabilirsek, o kadar daha uzun dalgayı sürebiliriz. Yalnız uzun yıllar tecrübe isteyen bir harekettir.
Genel Problemler..

- Board'un önüne doğru uzanmışsak, dalgayı yakalama anında ters devriliriz (Pearling) veya boardumuzun burnu direkt olarak suya gömülür (Nose-diving). Bunun için board'a dengeli uzanıp, dalgayı bu pozisyonda yakalamalıyız.
- Dalgayı kaçırma yeni başlayanların genel bir sorundur. İlk önce board'un çok arka tarafında olmamalıyız. Eğer arka tarafında olursak, board'un kıç tarafı suyun içine gömülür ve dalga da kaymasını önler.
Bir diğer sebep ise doğru kulaç atamamamızdır. Yeterince kuvvetli ve efektif kulaç atamadığımızdan dolayı dalgayı kaçırırız. Kulaç atarken kollarımızın hızlı olması pek önemli değildir. Ne kadar güçlü attığımız önemlidir. Kısa boardumuz olduğunda kulaç atmak ile beraber ayaklarımızı da çırpırak hız kazanmaya çalışmalıyız.

Dalga yakalamak sabır isteyen bir süreçtir. Bu süreçte sörf'ün bize sabretmeyi öğrettiğine tanık olacağız. Yavaş yavaş dalgaları yakalamaya başladığımızda hepsinin kıymetini bilip, sırf o anın tadını çıkarmak için bütün hayatımız boyunca suda olacağızdır.
0... Eğlen ve Hayat'a Gül
yazar: Cihan Akca

8 yorum:

  1. Merhaba,
    Hürriyet'te çıkan yazı üzerine blogunuzu gördüm, benim de çok uzun zamandır hayalim olan dalga sörfünü gerçekleştirmişsiniz,gerçekten tebrik ederim..

    Blogunuzu zevkle takip edeceğim, umarım ben de bir yerden başlayabilirim.

    Selamlar..

    Müge

    YanıtlaSil
  2. Selam,

    İstediğin zaman gel bizimle böylece sörf dünyasına girmiş olursun:) inan hayatın değişecek:)

    eğer facebook kullanıyorsan "dalga sörfü" grubuna katılabilirsin ordan ortak yaptığımız aktivitelere gelirsin.

    Görüşmek üzere..

    YanıtlaSil
  3. Benim yurt dışında surf deneyimim oldu ve aklımdan çıkmıyor artık. Bu sporu Türkiye'de de yapmak istiyorum ama en başta ekipman ihtiyacımı gidermeye çalışıyorum. Bana Türkiye'de dalga sörfü için wetsuit ve board bulabileceğim mağaza bildire bilir misin?

    Teşekkürler

    Melih

    YanıtlaSil
  4. http://www.danubesurfboards.com/ bu siteden bulabilirsin melih :D bu arada az önce verdiğim sayfayı dolaşıp sörf dersleri veriyorlar katılabilrisiniz :D :)

    YanıtlaSil
  5. çalışmanız çok güzel olmuş.elinize sağlık.direk konuya gireyim.side'ye yakınım, orada düzenli yapabilme imkanı oluyor mu?kiralama veya satın alma olan bir mekan var mı?

    YanıtlaSil
  6. Dalga sörfüne merakım var ancak istanbulda yapilacak yer varmi kiralaniyormu satin alinirmi egitimi nasil olur cok sorum var yardımcı olabilirseniz cok iyi olur

    YanıtlaSil
  7. Dalga sörfüne merakım var ancak istanbulda yapilacak yer varmi kiralaniyormu satin alinirmi egitimi nasil olur cok sorum var yardımcı olabilirseniz cok iyi olur

    YanıtlaSil
  8. bende sörf dünyasına girmek istiyom arkadaşlar yardim ederseniz sevinirim

    YanıtlaSil