26 Ağustos 2009 Çarşamba

Türkiye'deki Dalgalar için Board Seçimi


Şu anda herhangi bir "surf shop" ülkemizde bulunmadığı için bütün sörf malzemelerimizi yurtdışından internet aracılığı ile veya seyahat ettiğimiz ülkelerdeki "surf shop" lardan tedarik etmemiz gerekiyor.

Sörf Tahtası:
"Papa he'e nalu" , sörf tahtasının hawaii dilinde ilk ismidir. Hawaii'de koa ağaçlarından yapılarak keşfedilen ve genellikle 15 feet ( 5 m.) üzerinde yapılan ilk sörf tahtaları oldukça ağır ve basit idiler. Daha sonraki yıllarda Hawaii yerlilerin "olo" diye adlandırdığı sörf tahtasında "leash" (board'un üzerinde kalkış poziyonumuza göre arka ayağımıza bağlanan, denizde boardun bizden uzaklaşmasını engelleyen özel bir ip) ve "fin" yoktu. Yakaladıkları dalgaları sadece düz giderek sürebiliyorlardı.
1934 yılında efsane sörfçü, su geçirmez fotoğraf makinelerini icad eden Tom Blake; sörf tahtasını konrolünü sağlayabilmek için "fin" i kullanmaya başladı. Ve böylece sörf dünyasında yeni bir dönem açılmıştı.

II. Dünya savaşından sonrası fiberglass'ın board yapımında kullanılması, bir çok yeniliği de sörf dünyasına getirtti. "Fins", "Leashes", Thrusters", "Shortboards", "Foam Boards" diğer önemli gelişimler idi.

Hızla gelişen sörf tahtası yapımı bugün başlıca "longboard" ve "shortboard" diye ikiye ayrılmaktadır;

Longboard:


Türkiye de dalga sörfü'ne yeni başlayacaklar için "longboard", 8 ft. -14 ft. arasında olan sörf boardları ile başlamaları daha uygundur. Bu uzunluktaki boardlar ile daha kolay "take off" ( sörf boardun üzerinde ayağa kalkma) ve yüzme (paddle out) yapılabilmektedir.
Ayrıca Karadenizdeki dalgaların dağınık (choppy water) olması bu boardları daha avantajlı kılıyor. Longboard'un tek "fin" i vardır. Bu boardlar daha yavaş ve manevra kabiliyeti "shortboard" lara göre daha azdır.

Shortboard:

1960'lı yıllarda yapılmaya başlanan "shortboard"lar, 5ft-7ft aralaığında olurlar. Dünyada kullanımı en fazla olan board türüdür. Hızı, hafifliği, kolay manevra kabiliyeti, shortboard'un seçilmesindeki başlıca nedenlerdir.
Ayrıca hafifliği sayesinde, dalgaları "duck diving" (dalga kırılıp üstümüze doğru gelmeye başladığında arka ayağımız ile boardun kıç tarafını, ellerimizle burun tarafını suya batırarak sonrasında board ile beraber dalganın altına girerek beyaz köpükleri geçme metodudur.) yaparak geçmek mümkündür.
Karadeniz de fırtınalı ve fırtınamsı rüzgarlı günlerde shortboardları kullanmak daha faydalı olur. Yalnız yeni başlayanlar bu boardun üzerinde durmakta zorlanırlar ve dalgaları geçemezler. Bu yüzden tecrübeli sörfçülerin kullanması yerinde olur.



Yazar: Cihan Akca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder